YOZGAT’IN MÂNEVÎ MÎMÂRI VE RUH HAMURKÂRI ŞEYHZÂDE AHMET ŞEVKİ ERGİN HOCAEFENDİ HAZRETLERİ(K.S.)’Nİ ÂLEM-İ CEMÂL’E VUSLATININ 20. SENE-İ DEVRİYESİNDE HATİMLER, YÂSÎNLER VE FÂTİHALARLA YÂD EDİYORUZ.
YÜCE RABBİMİZ; O’NUN GİBİ PEYGAMBER AHLÂKIYLA AHLÂKLANIP GÜL AŞKIYLA MUHABBETULLAH UFKUNDA DERİNLEŞMEYİ, ALLAH (C.C.)’IN RAHMET VE MAĞFİRETİNE, EFENDİMİZ ALEYHİSSELÂTÜ VESSELÂM’IN ŞEFKAT VE ŞEFÂATİNE NÂİL OLMAYI CÜMLEMİZE NASİP EYLESİN.
–
GÖNÜL MAHZÛN, DİL MAHZÛN
*
Her nefis ölümlüdür, bir gün emr-i Hak gelir,
Takdîr-i İlâhî’dir, ecel muhakkak gelir,
Kimine vuslat olur, kimine fîrak gelir,
Hüzünlü gönüllerin bahtına hicrân düşer;
Bir melâl denizinde kalpler perişan düşer…
*
Sıradağlar misâli kıyâma durur hasret,
Biter “dünya sürgünü”, hitâma erer gurbet,
Süzülür kirpiklerden damla damla muhabbet,
Zamanın sînesine gözyaşı düğümlenir,
Bir vedânın ardından, “Boş kaldı mihrap” denir.
*
Göklerden nur yağarken O’nun cenâzesine,
Duâlar eşlik etti Mâverâ’nın sesine,
“Rahmet buharı” dendi semânın bûsesine,
Yalın kılıç bir sevdâ çekilince kınından,
’Yedi Ocak’ tutuştu bir gönül yangınından…
*
Rehber oldu herkese yaşadığı hayatla,
Bir ömrü tamamladı nasîhatla, irşatla,
Cennet içre yürüdü nûrânî bir kanatla…
Gönüller O’na müştak, sîneler O’na meftûn,
Yaktı hicrân ateşi; gönül mahzûn, dil mahzûn…
*
Tasavvuf halkasının “Gül” yüzlü pîriydi O,
Târiflere sığmayan müstesnâ biriydi O,
Hem “Nakşî”, hem “Halvetî”, hem de “Kâdirî” ydi O,
O, mürşîd-i kâmildi, bu toprağın nûruydu;
O Yozgat’ın gurûru, kalplerin sürûruydu…
*
Hâlimizi târife kalmadı dilde tâkat,
Kadrini bilemedik “Efendi” nin, biz “Heyhât!”
Ay yandı, Güneş yandı, yandı bütün kâinât…
Geceye göz ekleyen bir kutbu kaybettik biz,
Ve şimdi öksüz kaldık, zâten Gül Yetimi’yiz.
Dr. Mehmet GÜNEŞ
*
* Bu şiir; 7 Ocak 2002’de Hakk’a yürüyen Şeyhzâde Ahmet Efendi Hazretleri(k.s.)’nin toprağa verilmesinden bir gün sonra 9 Ocak 2002 tarihinde kaleme alınmıştır.