Mi’rac; Sevgili Peygamberimiz(s.a.v.)’in, “İsrâ” diye ifâde buyurulan bir gece yolculuğuyla Mescîdü’l-Haram’dan başlayıp Beytü’l-Makdis’e (Mescidü’l-Aksâ’ya / Kudüs’e) vâsıl olduğu yatay bir sefer sonrası dikey bir hicretle “Sidretü’l-müntehâ”ya (Necm, 53/14) yükseldiği mukaddes bir yolculuktur.
Mi’rac; aklın tükenirken, îmânın şâha kalktığı Mâverâ ufkundaki zaman ve mekân ötesi sonsuz sırların vâkî olduğu kutsî bir seferdir.
Mi’rac, Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm’ın İlâhî Huzur’a kabul buyurulup, Kur’ân-ı Kerîm’de; “Fekâne gâbe kavseyni ev ednâ” Necm, 53/9 “O’nunla arasındaki mesâfe, iki yay boyu, veya daha yakın oldu” diye târif buyurulan makam ile müşerref kılınmasıdır.
Mi’rac, Yüce Rabbimizin kullarına “beş vakit namazı” hediye olarak gönderdiği; sayısız mûcizelerin, müjdelerin ve ihsanların gerçekleştiği mânevî bir yükseliştir.
Mİ’RAC KANDİLİ
Mi’rac Kandili’nin; kendi mi’râcını hakkıyla ihyâ edemeyen Müslümanların şuurlanmasına;
İslâm Âlemi’nin ümmet olma idrâkiyle hareket ederek; kardeşlik, birlik ve berâberlik içinde kıyâma durmasına;
Hilâl’in insanlık ufkuna bütün haşmeti ve bedir güzelliğiyle yeniden doğmasına;
“Gül” kokulu baharları yeşertmek için rahmet yüklü bulutların yüreklere yağmasına,
İslâm dünyasının hâl-i pür melâli sebebiyle; göz bebeklerimizi mesken tutan sancının ve gönlümüzdeki dayanılmaz acının hitama ermesine;
Türk milletinin; “ruh köküne” sâhip çıkarak, tarihi mefâhirine yeniden avdet etmesine;
Havranın, kilisenin, küffârın, modern Nemrutların, asrî Tâgutların ve çağdaş Firavunların pençesindeki dünyanın, hasseten Mi’rac toprağı olan Kudüs’ün, Gazze’nin, Batı Şeria’nın altı köşeli akrebin kıskacından kurtulmasına ve Filistin’deki mü’minlerin de felâh bulmasına,
Çin zulmü altında inim inim inleyen öksüz ve yetim Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin hürriyetlerine kavuşmasına; Keşmir’deki, Kırım’daki, Kerkük’teki, Arakan’daki, Suriye’deki, Irak’daki katliam, kan ve göz yaşının sona ermesine;
Dünyanın dört bir yanındaki mazlumların feryatlarının duyulmasına ve günümüz küresel emperyalistlerinin kanlı çizmesi altında ezilen kimsesizlerin mağdûriyetlerinin ve mahzûniyetlerinin nihâyet bulmasına
Vesîle olması duâ ve niyâzıyla Mİ’RAC KANDİLİNİZİ tebrik ediyorum.
Cenâb-ı Allah’tan; cümlemize îman selâmeti vermesi, sağlık, sıhhat ve âfiyet içinde nice kandillere ulaştırması niyâzı ve “Günahsız dil”le yapılan duâlardan nasipdâr olmamız duâsıyla;
sizleri “Sonsuzluğun Sâhibi”ne emânet ediyorum…
Yâ Rabbî!
Leyle-i Mi’rac hürmetine bizi bize bırakma, biz Seni bıraksak da Sen bizi bırakma…
Yâ Rabbî!
Bu mübârek gece hürmetine bizleri bağışla ve kalplerimizi îman nûruyla pürnûr eyle…
Evlâtlarımızı ahlâk ve takvâ sâhibi olan Sana yaraşır kul ve Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm’a lâyık ümmet ve azîz milletimizin asâletine yaraşır şahsiyet eyle, kıyâmete kadar gelecek nesillerimizden; “Dîn ü devlet, mülk ü millet” düşmanı çıkartma Yâ Rabbî!…
Yâ Ekreme’l-Ekremîn!…
“Âlemlere rahmet” olarak gönderdiğin ve dâvet edip Sidretü’l-Müntehâ’ya yükselttiğin “Adı güzel kendi güzel Muhammed”in yüzü suyu hürmetine
bizleri nâr-ı Cehennemden âzâd eyle Yâ Rabbî!…
Yâ Erhame’r-Râhimîn!…
“Râuf” isminle tecellîyi bizler için de vâd eyle yâ Rabbî!…
Yâ İlâhe’l- Âlemîn!…
Cümlemizi Cennet nîmetleriyle mütenâim eyle ve Cemâlinle müşerref kılarak bizleri şâd eyle Yâ Rabbî!…
HAYIRLI KANDİLLER…
BÂKÎ SELÂM İLE…
*
Dr. Mehmet GÜNEŞ