Malum olduğu üzere, milletçe yaşamış olduğumuz 6 Şubat 2022 deprem afetinin üzerinden tam bir yıl geçmiş oldu..
Yııkılan binalar, yerle bir olan iş yerleri, enkaza dönüşen yerleşik alanlardaki hasar, zarar ve ziyan bir tarafa, binlerce masum, bi günah insanımızın vefatları millet olarak bizleri dilhun etmiş, üzüntüye boğmuş ve halen de boğmaktadır..
Binlerce insanlarımız, sanki toprağa karışmışçasına toprakla bir olmuşlar, mini mini yavrular enkazın altında kalmış, cansız ve nefessiz bedenleri toprak altından çıkarılmış iken, bizim yaramızın kanaması aynı gün gibi devam edip gitmektedir.
Yüce Allah, bu aziz millete bir daha bu tür felaketler yaşatmasın, göstermesin ve yüz yüze bırakmasın..
Yarılan yollar, büklüm büklüm olan alanlar, depremin vermiş olduğu zararla, haritanın bile yer değiştirmesi bizi teessüre boğmuştur.
On bir İl’imizde yaşayan insanların mutlaka bu deprem afetinden hasar gördükleri, mal zararlarının yanı sıra, can telefleri manen ve maddeten bizleri yıkmıştır.
Örneğin, kardeşim Abdullah’ın oğlu Mehmet ve hanımının ve iki çocuğunun saatler sonrası yıkıntı aralarından cansız cesetlerinin çıkarılması dayanacak, tahammül edilecek bir hal değildir.
Ailemin yeğenlerinin toprak yığıntılarının arasında kalması, dört tane yavrunun bağıra bağıra ölümü tatmaları düşündükçe müteessir olmamamız mümkün değildir.
Tanımış olduğumuz veya tanımadığım insanların hak ile yeksan olmaları, toprak ve yıkıntılar altında can vermeleri dayanılacak, tahammül edilecek bir durum imkansızı yaşamak demektir..
Kanayan yaralar!..
Yaramız derindir, merhemi, çaresi, şifası olmayan bir felakettir… Ümid ederim ki, Rabbimiz!.. Bu aziz millete bitmez, tükenmez sabr-ı cemil ihsan ederde, bu felaket sorununu atlatmış oluruz.
Binaenaleyh, Türkiye toprakları baştan sona kadar deprem bölgesi alanlarıdır.. Bu tür feci felaketler, İnşaallah!.. Biizlere akıl, idrak ve düşünceli yaşamayı nasip ederde, binaları, meskenleri sağlam zeminler üzerine yapmış oluruz..
Çünkü, her deprem alanı bize akıl ve basiret öğretmeli.. Erzincan depreminden bu yana, vatanımız her an sallanmakta, binalar yerle bir olmaktadır.
Yani, Düzce, İzmit depremleri bizler için örnek olmalı, çürük zeminler, deniz kumu ile inşa edilen binalara tevessül edilmemelidir… Yani, üç beş yüz kişi müteahhidin zengin olması uğruna milyonlarca insan feda edilmemelidir.
Diğer taraftan, tarihi mekanların, camilerin yerle bir olası bizleri üzmekte ve tedbir sahibi yapmalıdır.. Örneğin, K. Maraş Ulu camii, Antakya Habibi Neccar camii gibi mabet alanları ele geçmez, tekrarının yapılması zor bir mes’eledir..
Netice olarak;
Ümmet ve millet olarak sabırlı, temkinli ve tedbirli insanlar olmak zorundayız. Bizler, millet olarak tedbirimizi alarak, takdiri yüce Allah’a havale etmeliyiz..
Hani, tarihte büyük insan Hz. Ömer (ra)’ın Şam seferi sırasında söylemiş olduğu tarihi sözü hiç bir zaman unutmamalıyız. Ordu kumandanının ” Ya Ömer!.. Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsunuz? sözüne, evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyorum” tarihi, dini, nasihat edici sözü bizlere düstur olmalıdır..
Çünkü, Müslüman demek, akıllı, düşünceli, basiretli insan demektir. Aklın ışığında hareket eden, aklına aziz Kur’an’ı rehber edinen insan demektir..
Son sözler olarak, 6 Şubat 2022 gününde meydana gelen zelzele afetinde ölen insanlara rahmet diliyor, sabırlı, düşünceli, metanetli hareket edilmesini niyaz ediyorum..
Yüce Allah, tüm ölmüşlerimize rahmet, kalanlara sabır ve metanet vermesini niyaz ediyorum..Selam ve dua ile…
*
Şerafettin Özdemir