Rahmetli Müftü Ahmet Bilici hocamız; yakın komşu İlçe Elbistan’da uzun yıllar Müftülük görevini deruhte etmiş bir bilgin, bir alim ve vermiş olduğu fetvaları ile insanları mutlu etmiş bir hoca efendidir.
Bendeniz, kendisiyle uzun yıllar beraber çalışmış, ilmi kariyerini, ahlaki yaşantısını, hoş görüsünü bilen bir kimseyim.
Hem camide görev yaparak, hem de ilminden müstefid olabilmek amacıyla Arapça talimi yapmışımdır.
Benimle beraber, merhum Hacı Hulusi Efendinin oğlu Hamideddin efendi ile uzun süre Arapça öğretime devam etmişimdir.
Afşin’da, bir boşanma hadisesi olduğu zaman hoca efendiye gelinir, hoca efendide kendi Mezhebi Şafii de hal çaresi arar, olmadı Hanefii mezhebini irdeler fetvayı mutlaka vermiş olurdu.
Kendisiyle, yakın teşriki mesai içerisinde bulunduğum için vermiş olduğu fetvaları meşhur fıkıh kitabı olan İbn-i Abidin’in Arapçasından arar ve bulmuş olurdu.
Günlerden bir gün, “İbn-i Abidin” isimli ilmi eserin Arapçaya tercüme edildiğin görmüş oldum. Türkçe çıkarılan eserin birinci cildini alarak Müftü efendiye getirdim.
Dedim ki, ” Hocam!..” İbn-i Aiidin'”in birinci cildi Türkceye çevrildi” dememle birlikte, hocamın üzüldüğünü ” Ayloo!.. Elimde bir İbni Abidin” var idi, bunu da mı kaybettik” dedi.. Ben, Türkçe İbni Abidini getirdiğime pişman oldum.
Hocam Ahmet Bilici, Diyarbakır’da geniş bir aiileye mensuptu. Tıpkı kendisine benzer ikiz kardeşi Mehmet Bilici, kendisi gibi Müftü idi.. Ama, ikiz için tıpa tıp kendisine benzerdi… Diğer taraftan, Profesör Nihat Hatipoğlu hoca yakın akrabası idi..
Bir gün arkadaşlar bana bir teklifte bulundular. Erbakan hocanın Sivas’ta mitingi var bizde gidelim” dediler. Ama, gel gör ki, Müftüden izin almak lazımdı.
Şimdi, hayatta olmayan Vaiz Ali Gözübüyük, memur Ökkeş Gökçe, imam Hasan Tahiroğlu, İmam Emin Kılıç kardeşler ile bir grup olarak Sivas mitingine gitmek istedik. Bu durumu Müftüye benim söylemem istendi.
Odasına girerek, ” Hocam!.. Bir grup arkadaşla, Erbakan’ın Sivas mitingine katılmak istiyoruz “dedim. Biraz rengi değişti, ” Ayloo sizler din görevlisisiniz, size yakışık olmaz ” dedi ama, ” Gidin gidin” diyerek teklifime ” olur” cevabı verdi. Ve Sivas’a mitinge gitmiş olduk
Yine, bir Bayram günü idi. Evimin önünde kurban keserken Müftü hoca, ziyarete geldi. Kurban kestiğimi, kurbanla meşgul olduğumu görünce: ” Ayloo!… Siziin azıcık maaşınız var, size kurban düşmez, bu kurban olsa olsa “adak” kurbanı olur” dedi. Hakikaten, maaşımdan başka bir gelirim bulunmuyordu.
Sonra bir gün, Afşin Müftüsü Ali Kara hoca, benim Afşin’a tayin almamı istedi. Yine Müftü Ahmet Bilici hocama durumu arzettim ama, pekde memnun olmadı. Neticede onay vermiş oldu.
Netice olarak;
Müftü hocamın Diyarbakır’da evi yoktu. Kendisi de fakirdi. Arkadaşların yardımı ile, Müftü Ahmet Bilici hocaya Diyarbakır’da oturacak bir ev satın aldık.
Ama, gelin görün ki, Müftü efendiyi bu duumdan dolayı şikayet ettiler. Diyanet Müfettişleri gelerek soruşturma yaptılar ve Müftü Efendinin tayini Mut İlçesine çıkmış old
Bendeniz, Afşin Müftülüğüne tayin olurken, Müftü Ahmet Bilici hocanın bir gün trafik kazası sonucu vefat ettiğini öğrendim ve bir hayli buna üzüldüm.. Makamı cennet olsun!.
Ahmet Bilici hocanın oğlu Macid, halen Diyarbakır’da doktorluk yapmaktadır. Yazım kendisine ulaşırsa selam eder, hayri duasını beklerim!..
Son sözler olarak, şu duamı yapmadan geçemiyeceğim. Müftü efendinin ilmi, takvası, müttekiliği, karakteri, hüsn-i ahlaki mezheplere aşina oluşu İnşaallah! Kendisine yevmi mahşerde şefaatçı olur. Rahmet diliyorum..Selam ve dua ile…
*
Şerafettin Özdemir .