İnsanın tabiatı “anasırı erbaa” (toprak, su, hava, ateş) ten meydana geldiğinden her insan ve her toplum tabiatının icabını yerine getirir. İnsan tabiatı icabı hasenatı ve hayırlı hizmetleri yaptığı gibi Kur’anî ifadeyle zulümleri de işlemeye müsait bir varlıktır. Onun için Habil ve Kabil’den beri zalim, zulüm ve mazlum olagelmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de, insanın kendi kendine yaptığı; emirlerine riayet etmemekle Allah’a karşı işlediği ve insanların birbirlerine yaptıkları olmak üzere üç ayrı zulümden haber verilmektedir.
Zulüm, en basit tanımıyla bir işi olması gerektiği gibi yapmamak, kendine veya başkalarına haksızlık yapmaktır.
Zulüm, hakka, vicdana ve adalete aykırı olarak başkasına yapılan acımasız davranış ve işkencedir.
Zulüm, gaddar ve merhametsiz bir kimsenin başkasının hakkını, malını, canını, ırzını cebren alması, talan etmesi, pay-i mal etmesidir.
Zulüm, elinde yetki ve gücü olan otorite sahiplerinin maiyetine “keyfe ma yeşa”(dilediği gibi) adaletsiz davranması, haksızlık yapmasıdır.
Zulmün her türlüsünü yapana “zalim”, zulme uğrayana da “mazlum” denir.
Allah’u Teâlâ zalimleri dost edinmeyi de zalimlik olarak saymaktadır. Hatta Kuranda bildirildiğine göre zulmeden, o kişinin babası veya kardeşleri bile olsa onlara dost olmak, zalimliktir. Zulme sessiz kalmak ve rıza göstermek de zulümdür.
“Zulme rıza zulüm, susmak destektir
Zalime, “hiç durma, zulmet.” demektir.”
Allah’u Teâlâ bir Kutsi hadiste zulmü kendi zatına haram kıldığı gibi insanlar arasında da yasakladığını belirtir. Onun için zulmeden zalimin karşısında safımızı açıkça belli etmemiz gerekir. Tıpkı merhum şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “Firavun’un karşısında olmak yetmez! Musa’nın (a.s) yanında olmak gerekir” dediği gibi..
Ancak dünyanın dört bir yanında ceberut zalimler zulümlerini acımasızca sürdürmektedir. Sekiz aydır kan içmeye doymayan canavar ruhlu vampir nedenyahu âlemin gözü önünde bir milleti yerinden yurdundan ederek yok etmeye çalışmaktadır. Zalim Çin yönetimi Doğu Türkistan’da onlarca yıldır zulme ve asimilasyona devam etmektedir. Daha nice ülkelerde Müslim-Gayri Müslim insanlara insanlık dışı zulümler acımasızca sürmektedir.
“Allah ayırt etmez zulüm göreni
Zalimle haşr eder destek vereni”
Dünyaya adaletle hükmetmeyi gösteren, zulme ve zalime asla rıza göstermeyen milletimiz:
“alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” sözünü hatırlarından çıkarmamışlar; “mazlumun ahının şahı devireceğini” söylemişlerdir.
“Laneti hak eder zulmün zerresi
Hakka çabuk varır mazlumun sesi”
Hz. Muhammed(s.a.v.): “Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah’ı var” buyurmuştur.
Mazlum ve mahzun yüreklerin feryadı elbette “kahr-ı ilahiyi” celbedecek; zalimleri zulmünde boğacak olan cündullah ve ebabiller mutlaka tezahür edecektir.
Dünya âlem bilsin ki itrailin zulmü kemale ermiş ve zevaline doğru gitmektedir. Cenabı Allah’ın nusretiyle Kassam tugayları mutlaka zafere ulaşacaktır! O zaman ayeti kerimedeki gibi ”.. bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah’a hamdolsun” diye şükredeceklerdir.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Filistin’de, Gazze’de yapılan katliamlara, bebek-çocuk, kadın, yaşlı-genç demeden katliamla zulümlerini sürdüren itraile boykotla bile tepki göstermeyenlere, “Filistin’den bize ne” diyerek, yapılan mezalimlere destek olan içimizdeki soysuzlara seslenir:
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan;
Hey sıkılmaz! Ağlamazsan, bari gülmekten utan!
Zalimlerin ahrette elbette ceza görecekleri gibi muhakkak ki bu dünyada da cezalandırılırlar. Yunus Emre, “Zulm ile abâd olanın akıbeti berbat olur” der.
Zalimlerin sonu değişmez. Çünkü zulüm yıllar geçse de kalplerde sönmeyen bir ateştir. Mutlaka o ateş, eninde sonunda zalimi yakıp kavuracaktır. Şu ilahi ferman asla unutulmamalıdır:
Mazlumun kalbine her kim dokuna
Dokuna sinesi, Allah okuna!
-oOo-
Cumamız mübarek olsun.
Alıntıdır:Necati Alodalı