” Siz ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığında, alışverişi keserek Allah’ın öğüdüne koşun! Eğer ( hayır ile çıkar arasındaki farkı) bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır” ( Cuma sûresi, âyet 9)
Bu ayeti kerimenin yorumu şöyledir:
” Eğer iman iddianızda samimiyseniz, imanınızı isbat eden kitap yüklü eşek durumumûna düşmeyin!”
Malumdur ki, İslam’dan önce Cuma isminin kullanıldığına dair sahih bir delil yoktur. Haftanın altıncı gününü Araplar “arûbâ” olarak adlandırııyorlardı. Cuma’nın Arapların haftalık istişare günü olarak adlandırıyorlardı.
Cuma’nın Arapların haftalık istişare olarak tayin edilerek adına ” Yevm’ul -‘Arûba” denilmesi, Allah Rasulü’nün yedinci göbek dedesi Ka’b b. Lueyy’e kadar gider. Fakat bu süreçte ” cuma” ismi ortalarda yoktur.
Bu, câmi, cemâ’ah , ictima” gibi kavramlarla akraba olan Cumâ’nın , Kur’an vahyinin orijinal kavramlarından biri olduğuna delalet eder Hz. Peygamber’in hicretinden önce Medine’deki mü’minler Cuma kılıyorlardı. Hz. Peygamber Medine’deki ilk Cuma’yı hicretin 5. günü Salimoğulları yurdunun mescidinde uzun bir hitabe ile kıldırdı.” ( Kur’an-Meal-Tefsir)
Ayeti kerime içerisinde geçen ” Zikrullah” dan maksat namazı değil Said b. Müseyyeb ve Said b. Cübeyr’e göre bir yaygın eğitim olan Cuma günü irad edilen hutbeyi ifade eder. Bundan dolayı Hazreti Ömer (ra) ,Cuma’nın hutbeden dolayı kısaltıldığını buyurmuştur.
Cuma namazının bir işleminin de milletin ekseriyatının katılımını sağlamak olduğunu ifade etmektedir. Hakikaten. cuma günün toplum nezdinde bir manevi heyecan, temizlik, boy abdesti gibi hususlar göze çarpmaktadır. Çünkü, cuma namazı, akıllı, ergenlik çağına erişmiş, sağlıklı , hür ve mukimi kimselere farzdır.
Ne yazık ki, ayeti kerime içerisinde erkekler bahsi geçmeyip, tüm toplum katmanları ifade edilir iken ,hanımlar bu ayeti kerimeye dahil edilmemektedir. Oysa ki, Ramazan ayı daha girmeden önce nafile bir namaz olan Teravih namazı imamlar tarafından üst üste yapılan duyurularla ilan edilmektedir..
Onun içindir ki, ülkemizde çuma günleri erkeklere açık iken kadınlar bu kutsi haktan mahrumdurlar. Bundan dolayı da, cuma günleri gelince hanımlar, cuma namazı yerine, hutbe dinlemek yerine, vaaz dinlemek yerine, mahalle aralarında “el aldım”, gibi ” şeyhlerin virdlerini” ifa etmektedirler.
Keşke!.. Başkanlık, hanımların cuma namazına ilgi ve alaka göstermiş olsa da, hanım mescidleri, yani hanımlara ayrılan bölümleri erkekler işgal etmemiş olsaydı.Görülen odur ki, hasbelkader bir hanım efendi cuma namazına gelmiş olursa, erkekler tarafından horlanıyor, hakir görülüyor, hutbe. cuma namazı, vaaz bilgilerinden mahrum bırakılmaktadır.
Hanımların cuma namazına iştirakleri için başta mes’eleyi Rasulullah (sav) dönemine, Hulefa-i Raşidin dönemine götürmek lazımdır. Başkanlığın gerekçesi ” Cuma namazının kadınlara farz olduğu görüşünün isabetli olmadığıdır.” Tabii ki, kastım hanım kardeşlerin durumu müsait olanlarının cuma namazına tıpkı erkek cematler gibi katılmaları, birlikte dua etmeleri, vaaz dinlemeleri, hutbe sevabından müstefid olmalarıdır.
Konunun başında da arzettiğim gibi, toplum kesimlerinin hepsinin cumadan faydalanması yaygın bir eğitim modeli olan cuma namazını değerlendirmeleridir. Öğüt, nasihat, helali, haramı öğrenme, çocuk yetiştirime, kadın hakları, erkek hakları, kul hakları nedir talim etmeleridir.
Afşin İlçesi Ulu camiinde bir cuma günü bir vaazın nasihatlarını dinlemiş oldum. Dikkatimi çeken husus şu oldu. Vaiz efendi, Kur’an eğitimi yerine, mümince yaşama yerine, cemaatın alkışını almak için ” Şeyh Mahmur Efendi” ” Şeyh Said-i Nursi”yi methetmeyi görev yaptığını zannediyordu.
Allah aşkına sormadan edemiyorum. Hanım kardeşlerimiz, dini, imanı, ahlakı, kul haklarını, çocukların mümince yetişmelerini camiden öğrenmeyecek de nereden öğrenecektir?
Karı-koca kavgalarının haram oluşu, vurdulu kırdılı dögüşler tabii ki. camiden, cuma namazından talim edilecektir. Gereksiz yere boşanmalar, mahkemelerin boşanma davaları ile gereksiz yere meşgul edilmesi cuma günü anlatılacaktır.
Netice olarak,
Rabbimdin niyazım şudur: İslam’ın bidayetindeki hal ve gidişatın günümüz dünyasında da tezahürüdür.
Bazan Hollanda ülkesinde Faslıların camiine gitmekteyim. Hanımların tesettürlü bir şekilde camilere, cumalara iştirak etmeleri dikkatimi çekmektedir. İmreniyorum. Keşke! Türk camilerinde de bu usul yaşanmış olsaydı diyorum.
Bu zorluğu aşabilmek için aziz Kur’an’a yönelmeliyiz. Sahabe hayatına bakmalıyız. Rasulullah (sav)’in örnek hayatını bilmeiiyiz. Tabii ki, bunu bilmenin yolu da aziz Kur’an’dan ve sahih hadislerden geçmektedir.
Cuma namazları bir yaygın eğitim öğretim saatleri olarak herkese açık olmalıdır. Her birey bu haktan yararlanmalı, kul haklarını, insanlığı, insan olmayı oradan öğrenmelidir.
Vaiz efendiler, yarım saat vaaz ediyor ama, ” Konuş konuş boş” mes’elesi ortaya çıkmaktadır. Anket yapılsa, ” Nereden öğrendiniz?” sorusuna alacağımız cevap kos kocaman bir hiç olacaktır!.. Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir