Cümlenize HAYIRLI GÜNLER diliyorum. Bilvesîle 14 yıl önce Hakk’a yürüyen, en verimli çağında kaybettiğimiz; muttakî bir Müslüman, hâlis bir Türk, “altın beyinli bir insan”, çok çaplı bir mütefekkir ve kâmil bir ülkücü olan merhum DURMUŞ HOCAOĞLU’nun 2005 yılında kaleme aldığı, muhtevâsında çok önemli îkazlar bulunan, her cümlesinde ölçü alınacak hikemî hükümler taşıyan ve günümüzde yaşanan kaygı verici hâdiseler muvâcehesinde istiklâlimiz ve istikbâlimiz için hayâtî önemde bir manifesto ortaya koyan ” Ey Türkler” başlıklı yazısını bâkî selâmlarımla birlikte arz ediyorum.
“EY TÜRKLER!…”
“Ey Türkler!
Vatanınıza ve devletinize sâhip çıkınız! Çünkü, Ey Türkler; vatanınız ve devletiniz elinizden çıkma çizgisinde; ağır-ağır, usul-usul, yavaş-yavaş, ceste-ceste!..
Ey Türkler! Vatanınızı ve devletinizi, bir yandan AB üyeliği safsatacılığı ile ülkenizin hâkimiyetini devretmek sûretiyle, bir milletler-üstü oluşumun sıradan ve parçalanmış bir eyâleti olarak ve diğer yandan da çoğu da sanal olarak îcad edilmiş alt-kimlikler yoluyla içten parçalanarak kaybetmek üzeresiniz.
Ey Türkler! Ben vicdânım; vazîfem ve vazîfem olduğu kadar da tek imkânım, îkaz ve ihtar etmektir; bunun için de durmadan, bıkıp usanmadan sizin vicdanlarınız üzerinizde baskı yapmak mecbûriyetindeyim ve bu vazîfe bilinciyle haykırıyorum:
Ey Türkler! Sizler ki, Asya”nın çocuklarısınız; Asya”nın, yâni bütün büyük dinlerin ana rahmi, hikmetin kaynağı ve ahlâkın menbâı, Güneş’in doğduğu bu azametli kıt’anın en muhteşem çocukları! Sizler ki Asya’dan kopup Küçük-Asya’ya geldiniz, burada bütün tarihin tanıdığı en muhteşem imparatorluğu kurdunuz ve burada kendi tarihinizin de zirvesine çıktınız; geniş ve kudretli kanatlarınızın altında dinleri, dilleri, ırkları, renkleri sulh ile idâre ettiniz, sonra küçüldünüz ve tekrar Küçük-Asya’nıza ric’at ettiniz; Edirne ile Ardahan arasına, bu gayri tabiî hudutlara sıkıştınız.
Ey Türkler! Ya İkinci Endülüs, ya da İkinci Ergenekon olma çizgisindesiniz.
Ey Türkler! Anadolu, Küçük-Asya, dikkatli olmazsanız sizi boğacak bir tuzağa, İkinci Endülüs’e dönüşmek üzeredir.
Çünkü Ey Türkler, millletlerin yükseldiği yerden düştüğünü unutmayınız! Sizler ki Asya’nın bağrından kopup gelerek tarihinizin zirvesine burada çıktınız, ammâ, burada düşmek üzeresiniz; burada “efendi” oldunuz, ammâ, burada “kul” olmak üzeresiniz.
Ey Türkler! Tarihte bir kazananlar vardır ve bir de kaybedenler ve dahi, tarih, kaybedenleri değil kazananları baş tâcı yapar. İmdi sizler, kaybedenleri oynuyorsunuz; ikbâl yıldızınız sönmek üzere…
Ey Türkler! Kezâ tarih, merhametsizdir; yere düşenlerin üstüne basarak ilerler. İmdi sizler, yere düşmek üzeresiniz. Yere düşmeyiniz! Aksi takdirde, tarih, ağır gövdesiyle sizi de ezer geçer ve çöplüğüne atar.
Ey Türkler! Gökleri ve yeri yaratan ve onları direksiz ayakta tutan Rabbim ki, âmennâ ve saddaknâ, her şeye gücü yeter, ammâ, kendisini değiştirmeyenleri kendisi değiştirmez; ol sebebe binâen kendinizi değiştiriniz, değiştiriniz de elinizi kolunuz bağlayarak boş yere duâ etmeyiniz; burası duânın hükmünün bâtıl olduğu noktadır.
Ey Türkler! Ve dahi yine O, Hâlık-ı Zü’l-Celâl, devirleri insanlar arasında döndürür, bâzan birini yükseltir, bâzan da diğerini; liyâkatini kaybeden, uyuşan kavimleri yere indirir, genç ve dinamik olanları tepeye çıkarır.
Onun için, vicdânınız olarak haykırıyorum:
Ey Türkler! Liyâkatinizi kaybetmek ve uyuşmak üzeresiniz. Sakın ha!..
Ey Türkler! “Bu da geçer” demeyiniz! Sakın ha!
Aksi takdirde, elbet de geçer; lâkin unutmayınız ki, “geçer ammâ deler de geçer” ve ölüyü diriye, geceyi gündüze dönüştüren Rabbim, efendileri kula, kulları da efendiye dönüştürür; sizi indirir ve hattâ yere çakar, çakar da dün yönettiklerinizi başınıza geçirir.
Ey Türkler! Milletler yükseldiği yerden düşer; ammâ, düştüğü yerden de yükselir.
Ey Türkler! Sizlerde yükselecek güç var; sizde her şey var. Yeter ki gerçek ile sahteyi, gerçek aydın ile propagandistleri ve lobicileri, gerçek lider ile fareli köyün kavalcılarını ayırdedebilecek bir bilinç ve ferâsete kavuşunuz; gücünüzü keşfediniz ve irâdenizi hareket geçiriniz.
Ey Türkler!
Bu bir manifestodur.
Sizi, kanayan vicdânınız olarak, hiç rahat bırakmayacağım.”
Durmuş HOCAOĞLU
Rahmetli Durmuş Hocaoğlu’nun azîz rûhu için el-Fâtiha…