Çok Kıymetli Gönül Dostları;
Doğu Türkistan’da yıllardan beri devâm eden insanlığın utanç tablosu olan en sadist Çin zulmünün ve Atayurdumuzdaki soydaşlarımızın Müslüman Türk kimliğini yok etmek için yaptıkları ve her geçen gün daha da artan en alçak asimilasyon politikalarının ardı arkası gelmiyor…
Uygur Türklerinin çığlıkları gökkubbeyi deliyor, ama ne yazık ki insanların yüreklerinden bir türlü içeri giremiyor…
Doğu Türkistanda ezanlar minârelerde buz tutuyor, ancak kimi “Müslümanların” hiç umurunda olmuyor…
Urumçi’de soydaşlarımız en ağır işkencelerle katlediliyor, harîm-i ismetlerine dokunuluyor, fakat bir çok kişinin kılı bile kıpırdamıyor…
Doğu Türkistan’da yapılan insanlık dışı zulümler, mazlum Uygur Türklerine yapılan akıl almaz kıt’aller ve en şen’î uygulamalar;
Eğer; vicdanınızı sızlatmıyorsa,
Eğer îmânınızın gereğini harekete geçirmiyorsa,
Eğer kanınıza dokunmuyorsa;
Ya insanlığınızda
ya Müslümanlığınızda ya da Türklüğünüzde bir eksiklik var demektir…
İnsan olan, Müslüman olan ve Türk olan Kızıl Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarına sessiz ve duyarsız kalmaz, kalamaz. Çünkü “Zulme rızâ zulümdür…”
Dünyadaki bütün zâlimlere karşı çıkanlara, kimliğine bakmadan cümle mazlumların yanında olanlara ve zulme rıza göstermeyenlere selâm olsun…
Azîz Dostlar;
Ne yazık ki Doğu Türkistan için hiç bir şey yapmaya gücümüz yetmiyor ve ne hazindir ki elimizden hiç bir şey gelmiyor. Hâl böyleyken hiç olmazsa her Cuma gecesi hep birlikte Uygur Türklerinin kurtuluşu için duâ silâhına sarılalım, secdelere kapanalım ve onların felâhı için Yüce Rabbimize yakarışta bulunalım…
BÂKÎ SELÂMLAR…
Dr. Mehmet GÜNEŞ
–
MAZLUM DOĞU TÜRKİSTAN
Bu nasıl bir insanlık, nasıl vurdumduymazlık,
“Üç maymun”u oynamak nasıl bir utanmazlık;
Ses çıkmıyor dünyadan, bu nasıl düzenbazlık,
İnim inim inliyor bugün Doğu Türkistan;
Bu alçak soykırıma sessiz kalır mı insan?
Nerede dindaşlarım, nerede soydaşlarım?
Sağır mıdır, kör müdür; nerede gardaşlarım?
Kan sızar gözlerimden, kurudu gözyaşlarım!..
Doğu Türkistan yetim, mahzundur şimdi Hilâl;
“Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!..”
Mazlumların çığlığı gök kubbeyi deliyor,
Urumçi’den durmadan feryatlar yükseliyor,
Her geçen gün daha çok kara haber geliyor;
El uzandı nâmusa, bu nasıl bir zulümdür;
Her türlü işkenceden daha beter ölümdür…
Dînimiz bir, kan aynı; tarihe bak ben kimim!..
Dilim Türkçe’dir diye, doğrandım dilim dilim;
Türk’üm, Uygur Türküyüm, hem öksüz, hem yetimim;
Ay Yıldızlı Gök Bayrak kan ağlıyor şimdi kan;
Can içre can bildiğim ses çıkmaz gardaşımdan.
Eğitim kamplarında (!) tutsaktır “Âmin”imiz,
Minâreler ezansız, yasak Yüce Dînimiz,
Kürşad Atadan mîras Çinlilere kinimiz…
Kızıl firavunların işgalinde vatanım…
Muhammed Ümmetiyim, kimsesiz Müslümanım…
Sarık ile cübbeyi giyenler, nerdesiniz?
“Müslümanlar kardeştir!” diyenler, nerdesiniz?
Makam için her haltı yiyenler, nerdesiniz?
Suskunluğun hesabı sorulunca Mahşerde;
Biz ne söyleyeceğiz; yüzümüz kalır yerde…
Filistin’e yas tutup, beraber ağlayalım;
Sûriye’ye, Gazze’ye çözümler sağlayalım,
Şehit Mursi için de karalar bağlayalım…
Türkistan’da zulüm var, niçin çıkmaz sesiniz;
Türk olduğu için mi yetmiyor nefesiniz?
Büyüklere masaldan mangalda kül kalmadı,
Esir Türklere destek hiç böyle azalmadı,
“Gavim gardaş”, rûhumuz bu kadar daralmadı;
Nelere fedâ ettik, “şu öksüz Türklüğümü…”
Kim anlar ve kim çözer bu esrarlı düğümü?
Uygurların feryâdı bizim ıstırâbımız,
Yarın Hesap Günü’nde cevapsız cevâbımız,
Müslümanlar adına İslâm’dan hicâbımız…
Biz sâhip çıkamadık, hıfzeyle mâsumları;
Affet bizi de yâ Râb, Sen koru mazlumları…
“Gavim gardaş”, yaranı saramadık, affedin;
Sana kalkan elleri kıramadık, affedin;
Duâdan başka bir şey veremedik, affedin,
Yâ Rabbî; Türkistan’a gönder “Ebâbilleri”;
Çağdaş Ebrehelerle, helâk etsin filleri…
*
Dr. Mehmet GÜNEŞ