

” Şüphesiz Allah’a tam teslim olmuş bütün erkekler ve kadınlar, O’na güvenip inanmış bütün erkler ve kadınlar, O’na adanmış bütün erkekler ve kadınlar, ( ahdine sadık bütün erkekler ve kadınlar, sıkıntılara karşı direnen bütün erkekler ve kadınlar, ( Allah’a karşı) derin bir saygıyla titreyen bütün erkekler ve kadınlar, ( Allah’a ) sadakatlerini servetlerini yoksullarla paylaşarak isbat eden bütün erkekler ve kadınlar, benliklerini denetim altına alıp oruç tutan bütün erkekler ve kadınlar,, iffetlerini koruyan bütün erkekler ve kadınlar, Allah’ı sürekli hatırda tutan bütün erkekler ve kadınlar… ( İşte) bunlara Allah sınırsız bir bağış ve muhteşem bir ödül hazırlamıştır.” ( Ahzab sûresi, âyet 33-35)
Bilindiği üzere, İslam’da kadın-erkek ayrımcılığı bulunmamaktadır. Her ikisi de, doğum itibariyle aynı, yeme içme itibariyle aynı, konuşma, yeme-içme evlenme halleriyle aynıdır.. Bunların birbirlerinden gezme, düşünme, dolaşma ve seyahat ile bir farklılıkları bulunmamaktadır.
Lakin, tüm dünya kadınları arasında anlayış ve düşünce bakımından birbirlerinden farklı anlayışlara sahip oldukları bilinen, yaşanan bir gerçektir. Bir kere günümüz dünyasında Batılı kadınlar, özgürlükleri aşırı şekilde aşmaları sebebiyle, alemi İslam’a göre farklılık arzetmekte, bir kocanın kahrını çekmemek, baskı, tazyik altına girmemek için süratli bir şekilde boşanmalar hız kazanmış durumdadır!..
Tabii ki, Batı ülkelerinde yaşamakta olan Müslüman hanımlarda bu gidişattan istifade ederek, kocalarından boşanıp ayrı yaşamayı, keyfe göre hareket etmeyi bir yenilik, ileri yaşayış biçimi zannetmektedir!..
Oysa, Müslüman hanımlar, Kur’an’ın istemiş olduğu özgürlüğü bulamamış ise de, örtünme, tesettür, boşanmayı kerih görme, çoluk-çocuk yetiştirme, eğitme, okutma sürecini anlayarak, bilerek yaşamaktadır. Aziz Kur’an ise, kadını birey olarak, Allah’a kul olarak tanımlamakta, onların her türlü dini anlayışlarını, vecibelerini, cuma namazlarına katılmalarını, bayram ve cenaze ibadetlerine iştirak etmelerini arzu etmektedir!..
Örneğin, Ramazan günlerinde bir hanım efendi, sünnet olan Teravih namazlarına katılmaları tavsiye edilir iken, Cuma, Bayram ve cenaze namazlarından alıkonulmaktadırlar!.. Bir başka, yanlış anlaşılan husus şudur: Hanım, hayızlı, iken, abdestsiz iken, Kur’an’a dokunamamakta, okuyamamakta. camiye gidememekte, caminin avlusundan bile o halde iken geçmesine izin verilmemektedir. Oysa, yasak tamamen erkek kesimlerini ilgilendirir iken, böylesi bir tavır ve yasak aziz Kur’an’dan referans almamaktadır. Tamamen, Yahudilerin tahrif edilmiş kitapları Tevrat’tan esinlenmektedir.
Malumdur ki, Yahudilikte bir hanım, regl halinde iken kocasından yatağını ayırır, başka odalarda kalmasına bile zor şekilde müsaade edilir. İşte, İlam toplumlarında yaşanan geri kalmışlık bunlardır!.. Mes’eleyi Kur’an’a götürmeme, bir kısım sofuların dedim dedilerini kabul etmeleri sebebiyle, alemi İslam, İslam kadınları bir çelişkinin içerisinde hayat yaşamaktadırlar!..
Dolayısıyla, 8 Mart Kadınlar gününde, asıl bu mevzular gündem olmalı, bir çiçekle, bir dansla, bir benzeri eylemle gün geçiştirilmemelidir.. İşte, Müslüman hanımlar, aziz Kur’an’ı anlamış olurlarsa, hayatları bir şekle bürünecek, hem de özgürlüğün, vicdani sorumluluğun mutluluğunu yaşamış olacaklardır.. Yoksa, hanımların, dans salonlarında, düğün salonlarında tepinmeleri, hoplamaları, zıplamaları özgürlük olmayacaktır. Asıl özgürlük, vicdani sorumluluktur!..
Netice olarak,
8 Mart kadınlar gününde yapılacak, yaşanacak, düşünülecek bir çok eylem bulunmaktadır. Varsın, Batılı bir hanım bir çiçekle, bir dansla günü geçiştirmiş olsun!.. Ama, Müslüman hanımın işlevi, işi, anlayışı daha büyük olmalıdır!..
” Siz ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan tarifsiz bir ateşten koruyunuz!” ( Tahrîm sûresi, âyet 6)
8 Mart kadınlar gününde, iyi düşünmeliyiz, hakça, insanca , Kur’an’ca bir hayat yaşamak için, aziz İslam’ı, Mehdi, Gavs, Kutup, Seyyid düşüncelerinden kurtarmalıyız. Kurtarmalıyız ki, hanımlarımız, vicdani özgürlüklerine kavuşmuş, İslam’ı hakkaniyet ölçüleri içerisinde yaşamış olsunlar!.. O halde, ne yi bekliyoruz!. Gün bu gündür, devran bu devrandır!.. Elde Kur’an, dilde Kur’an, hayatımızda Kur’an’la dop dolu bulunmalıyız!.. Bu anlayışla yola çıkmış bulunan hanımların, 8 Mart kadınlar günü kutlu olsun!.. Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir