Merhum Müftü efendi Ahmet Komşul ile dört yıla yakın bir zaman bir ve beraber oldum, dostluğum, arkadaşlığım zirveden ziyade zirvede idi!..
Bir birimizi incitmemiştik. Amir ve memur ilişkilerini göz önüne aldığımızda ağabey-kardeş misali arkadaşlık yaptık..
Müftü Ahmet Komşul; Siverek İlçesi Ahmetli köyündendir. Tüm okulları dışarıdan tamamlayarak Müftülük payesini almıştır.
Bendeniz, Müftü Ali Kara’dan vekalet görevini yürütürken, Ahmet Komşul hoca efendinin tayini geldi. Geniş bir aile mensubu insandı, Büyük oğlu Mehdi Komşul, şimdilerde İstanbul’da hakimdir. Allah muvaffak eylesin!..
Müftü efendi görevine başladıktan sonra, yediğimiz yemek, içtiğimiz su ayrı giderdi. Bütün resmî işleri takip eder, kendisinin yorulmasına, işin, yükün altında ezilmesine fırsat vermezdim.
Atama, tayin işlerini kendim yürütür, Müftü efendinin kendisi de böyle tasvip ettiği için, benim her hangi bir yurt dışına çıkmama müsaade etmezdi.
Tam tamamına üç buçuk yıl falan Afşin Müftülüğünü yürüttükten sonra, bir Mirac gecesi Afşin Ulu camii kürsüsünde heyecanlanmış, beyin kanaması veya kalp spazmı geçirerek hakka vasıl olmuştur.
O gece misafirim sebebiyle evdeydim. Telefonun acı acı çalması sonucu Doktor Adnan bey, Müftü efendinin ölümle pençeleştiğini, alel acele hastaneye gelmemii istedi.
Hemen süratle hastaneye koştum ve geldiğimde ne göreyim!.. Müftü efendi ağır bir kriz geçiriyor, sürekli kusuyordu.Kendimi tanıttım, geldiğimi söyledim, ama, ne çare!.. Ses yok, konuşması tükenmiş durumda idi..
O zaman Müftülüğün otosu yoktu. TEK Müdürü Öner beyden araba istirham ederek, imam Ali Kebapçı ile birlikte Kayseri Tıp Fakültesine yöneldik.
Ama, ne çare ki, hocamız konuşamıyor, sürekli kusuyordu. Sabah yakın Kayseri Tıp Fakültesine girerek, hocamızı Doktorlara teslim ettik. Ama, ümit verici bir işaret almadan, akabinde Afşin’a dönmek zorunda kaldık
Hoca efendi, heyecanının, imanının sesine yenik düşmüştü.Doktorların tavsiyesine uyarak, Afşin Müftülüğünde beklemeye başladım. Bir, iki, üç gün geçtikten sonra, bir gün Müftülüğün telefonu acı acı çalmaya başladı.
Telefonun çalması sanki hayra işaret etmiyor gibiydi. Açtım ki, karşımda Fakültedeki doktorlardan birisi idi. ” Geliniz, Müftü efendiyi kurtaramadık. cenazesini götürünüz ” dediler. Ve bu haber üzerine üzüldüm ve üzüldüm!.. Ama, yapacak bir şey yoktu!.
Acı haberi, Müftülük lojmanındaki ailesine, büyük oğlu Mehdi’ye usulen söylemek zorunda kaldım. O zaman ki, Belediye reisi Şeref Peköz beyden bir ambulans istirham ederek, yine hoca efendi Ali Kebapçı ile yola düşmüş olduk.
Kayseri Tıp Fakültesine vasıl olduktan sonra, doğruca cenaze yıkanan bölüme vardık. Bir de ne görelim! Kayseri İl Müftüsü Necmeddin Nursaçan hoca ve ekibi imamlar bizim Müftünün cenazesini yıkıyorlardı. Bu arada,
O zaman ki, Kayseri vaizi, bizim Yaşar Çelebi hoca efendi de teşrif etmişlerdi. Cenazeyi gaslettiler, kefenlediler bize teslim ettiler.Ne diyelim, hayat böyledir.
Cenazeyi , akşam sonuna yetiştirdik. Ulu camide Cenaze namazını kılarak, Afşin insanları ile birlikte Siverek ilçesine gitmek üzere konvoy yaptık.
Sabah namazında Menzil köyüne varmış olduk. Ben arzu ettim ki, bizim Ahmet hafız veya Hasan hafız sabah namazını kıldırsın idi. Ama, şeyh efendi, kendisi kıldırdı.Oradan hareket ederek Siverek şehrine ulaşmış olduk. Ve böylece büyük bir insan kitlesi eşliğinde cenazeyi ebedi istirahat yerine tevdi ettik.
Afşin insanları alime, bilgine saygılı insanlardır!.. Rahmetlinin, biriken borçlarını şehrin ekabir zenginleri, Yusuf Açıkgöz, İsmet Açıkgöz ve benzeri zevat yardım severler toplanıp bir bir sildiler. Allah razı olsun!.
Bendeniz, Müftü Ahmet Komşul’un vefatını müteakiben Yurt dışına çıkmış oldum. Ama, hoca efendiyi unutmadım, halende unutmam mümkün değildir.
Oğlu Mehdi Komşul kardeşle zaman zaman konuşmakta sohbet etmekteyim. Mehdi Komşul kardeş, Afşin İmam-Hatip Lisesinin okul birincisi öğrencisi idi.. Şimdi de öyledir. İstanbul mahkemelerinde insanımıza hizmet etmektedir!..
Netice olarak;
Afşin Haber Merkezi sahibi Halil beye teşekkür ederim. Böylesi alimleri ben yazıp kendisi yayımladığı için müteşekkirim. Çünkü, İnşaallah!.. İnsanlardan bir Fatiha sadır olursa, sevabı, mağfireti kendisinedir.
Diğer taraftan, Müftü Ahmet Komşul hoca efendi dini, imanı, yaşantısı tertemiz bir insandı.Televizyonlu eve gitmez, başı açık hanımın yemeğini bile yemezdi.
En çok takip ettiği, istifade etmiş olduğu eser ” Taftazani” isimli meşhur eserdi.Bir yere gittiğimiz zaman, kendisi vaaz eder, ben de namazları veya cuma hutbesini okurdum.
Kalabalık aile sahibi, çok çocuk sahibi bir rahmetli idi!..Tansiyonu yüksek, böbrek rahatsızlığı zaman zaman kendisini yorardı. Heyecanlanır, din, iman, ahlak, namus, Şeriat, Kur’an söz konusu olduğu zaman tahammül edemez, anlatır ve anlatırdı.
Bir gün, Yeşilyurt mahallesinde, bir hacı efendi bizleri ” Dut” yemeğe davet etmişti. Nasıl olduysa evin yetişmekte olan kızın başının açık olduğunu görünce, daveti geri çevirip yemeden geri döndü.
İşte, Ahmet Komşul hoca efendi böylesi biri idi.. Makamı cennet olsun, nur içerisinde yatsın, Kur’an onun arkadaşı, yoldaşı olsun!..Selam ve dua ile…
*
Şerafettin Özdemir