Oldu bitti milli pehlivanları alkışları, güreşleri karşısında kendimi tutamaz heyecanlanırım!..Hal böyle olunca, bölgemiz, bilhassa Afşin İlçesi pehlivanları ile ne kadar övünse, iftihar etmiş olsalar azdır.
Sormak lazımdır ki, hangi insan, Bekir Böke’nin güreşini dinlerde ağlamaz, coşmaz, kendinden geçmez!.. Bu hususta, rahmetli Bekir Böke’nin eski garaj yerinde bir Cumhuriyet şöleninde seyircilerin sırf görmek, eski anıları yaşamak için soyunup peşrev yaptığı halen hatırımdadır.
Aynı gün, Cumhuriyet bayramında, Bayram Böke’nin, Sevin köyünden, ismini bilmiyorum, hayatta mıdır, değil midir yüzünün bir tarafı yanık benizli bir arkadaşla güreş tuttuğunu hatırlıyorum.
Çapar Eşe’nin Durdu amcanın olgunluk dönemini zaten biliyorum. Halamın oğlu Ördekli Cuma Gökkaya’nın evinde uzun sohbetlerini şimdiki gibi anımsıyorum!.. Nurlar içinde yatsınlar!.. Gelelim, yazı başlığının esas mes’elesine!..
” Bir kişi 100 şiş kebap mı yiyebilir?, abartıyorsun?” diyen olabilir.Ancak saygıdeğer okurlarım bilir, yazdığım anekdotların hemen hepsi yaşanmış olaylardır. Bu onlardan biri. Abartma ise kesinkes söz konusu değildir. Okuyunca: ” Demek ki olabilirmiş” diyeceksiniz.
Afşin’e bağlı Kabaağaç köyü Akçırı mezrasından millî güreşçi Bayram Böke’den dinlediğim, kendisi dahil 4 pehlivan arkadaşı ile bir yöre güreşinde 100’erden 400 şiş kebap yemeleri olayı şöyle seyreder.
30 Ağustos 1976 yılı Zafer Bayramı… Mersin’e bağlı birbirine yakın köyler: Gözne, Aslanköy, Namrun ve Soğucak İlçe Kaymakamlık ve belediyeleri işbirlikleri ile her 30 Ağustos Zafer Bayramı onuruna birer gün ara ile ecdat sporu güreşi gelenek haline getirmişlerdir. Dört kardeş İlçe ve bağlısı köy ve kasaba halkının ilgisi yoğun mu yoğun. Deyim yerinde ise mahşeri kalabalık oluşmakta. İkrâmiye ise farklı olduğundan yurt çapında tanınmış pehlivanlar da katılmışlardır.
Milli’lerden Bayram Böke, Hacı Soyer ( merhum) Ömer Topuz, Maraş, Antep bölge pehlivanlarından Hasan Kılıç’da bu güreşe katılanlardan Gözne güreşinde orta, başaltı, baş ve ağır’a katılarak sikletlerinde 1. olmanın sevincini yaşamaktadırlar. Vakit ikindiyi çoktan geçmiş, tabir yerinde ise değirmen sepetleğesi boşalınca taş taşı yediği gibi mideler boşalmış, açlık başlarında vurmuştur. Etrafa bakarlar ki,seyyar kebapçı bir genç; ” Kebaaap kebaaap!” diye çağırıyor. Tezgâhın önüne dururlar. ” Pişir ver, pişir ver” faslı başlar. Öyle ki: 100’den 400 şiş kebabı pişirirvermiş, bir saati aşkın zaman içinde eti de ekmeği de zaten tükenen kebapçı!” Beyler afiyet olsun. Allah sizden de razı olsun. İyi para kazandım sayenizde” diye sevincini ifade eder. Pehlivanlar da: ” Biz de sayenizde karnımızı doyurduk. Allah sizden de razı olsun” der.
NOT: ” Can boğazdan girer ” diyen atalar boşa mı demiş. Onlar demek ki öyle yemeseler de öyle de güreşemezlerdi.” ( Un Sandığı 5, sayfa 81-82 M. Göçer)
Netice olarak;
Bizler, okurlarımız onara dua ediyoruz!.. Hayatta olanlara sağlık ve sıhhat, ahirete göçmüş olanları rahmetle yad ediyoruz..
Onlar, güreş tarihini süsleyen değerlerimizdir.Dolayısıyla, kim Emirli Topal Ali Pehlıvanı unutabilir, Hacı Ömer’i, Hunulu Ali Kemal’ı hatırlamaz?
Hangi bölgemize gitmiş olsak bir pehlivanın anısı ile, karşılaşır, dinler ve kendimizi tutamayız!..Onların hayatları, bir makaleye sığaca değildir. Onların anıları, hatıraları cilt cilk kitap olacak seviyededir.
Gerçekten Afşin İlçesinin merkezine, köylerine bir yolculuk yapmış olsanız bir pehlivanla karşılaşır, hatırasını dinler, rahmetle anıldıklarını görürüz
Son sözler olarak, Hacı Mehmet Göçer merhum, bütün anıların, yaşanmışlıkların derleyicisi, iyi bir anı yazarı idi.. Allah rahmet eylesin!.. . .Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir