Sütçü İmam, milletimizin yetiştirmiş olduğu ender yiğitlerden, hasbilerden birisidir. Böyle olmasaydı, fitili ateşlemez, Fransız gavuruna kurşunu yağdırmazdı.
O ilk kurşun ki, namusa tecavüzü, millet istiklaline göz dikmeyi, bayrağın yere düşmesini, ezanların susmasını önlemiş kahramanca bir davranıştır.
Böylesi asil bir davranış ki, Milli Mücadelenin başlangıcı olmuş, Antep’te Şahin beyin haykırmasına, Kara Fatma’nın “daha biz ölmedik ” demesine sebep teşkil etmiştir.
Akabinde, Ulu camii imamı Rıdvan hocanın milleti ayaklandırıp, bayrağı yere düşürmemesine, Fransız paçavrasının hak ile yeksan olmasına ayaklar altında çiğnenmesine başlangıç olmuştur.
Merhum Sütçü İmamın bu eylemine “namusu kurtarma” başkaldırış harekatı demektir!..ş
Şehir hamamında çıkmakta olan bir kaç hanımın ırzına tasallutta bulunmak, ancak Ermeni piçlerinin, Fransız emperyalizminin hüneri olabilirdi öylede vuku bulmuştur.
” Maraş bizlere mezar olmadan, düşmana gülzar olamazdı.” tarihi sözü bu gün K. Maraş Kalesinin burçlarını süslemektedir.
Sütçü İmam merhum, küçücük dükkanında süt satmaktadır. O vahim saldırı anında kahramanlaşmış. belindeki toplu silahını konuşturarak , çiğnenmek, tasallut edilmek istenen hanımların namusunu korumuş, Türk’ün iffetine halel getirmemiştir.
Düşmanı yere serdikten sonra, Sütçü İmam merhum, damdan dama atlayarak, yakalanmadan, ele geçmeden bir köye gitmiştir. Ortalık sükunete erdikten , emperyal güçler Maraş’ı terk ettikten sonrada şehre dönmüştür.
İşte, bu olayın üzerinden 105 yıl geçmiştir. Geçmiştir ama Türk’ün damarlarında bu kahramanlığın nişanesi bulunmaktadır. Çünkü, Müslüman Türk’ün tarihinin her devresinde, her döneminde böylesi asil yiğitlikler yaşanmıştır.
Türk-İslam tarihinin yapraklarını çevirmiş olursak, böylesi şerefli davranışları bütünüyle görmüş oluruz. Örneğin, Uhud harbinde Hz. Hamza’nın pehlivanlığını, Mus’ab’ın kolunun kanadının kesilmesine rağmen bayrağı yere düşürmediğine şahit oluruz.
Selçuklu komutan Afşin beyin, Malazgirt’ten sonra taa at sırtında Anadolu topraklarını tepelemesine, adını Afşin Beyden alan Afşin topraklarını fetih gayretiyle dolaşması , Sütçü İmam harekatının aynısı ve tıpkısı değil midir?
Ulubatlı Hasan, İstanbul surlarında nara atarken, Seyyid Onbaşı 276 kiloluk gülleyi omuzlarken aynı imanı, aynı gayreti göstermiş değil midir?
Netice olarak;
Topraklarımızda Sütçü İmam narası bitmeyecek, sonuçta şehitlikte olsa, neticede al bayrağa sarılı mübarek cenazeler gelmiş olsa da , bu aziz millet evlatlarının Kızıl elma sevdası, kızıl elmaya yürüyüşleri bitmek, tükenmek ve bitmeyecektir!..
Zaten tükenirsek, akibetimiz ( Allah korusun )Gazze olur, Filistin’e benzer, Lübnan’ın aynısını biz de yaşamış oluruz. Onun içindir ki, milletçe diri, iri olmak zorundayız.
Küffardan korkmayacağız!.. Hepimiz bir Sütçü İmam edasıyla küffarın üzerine üzerine yürüyeceğiz. Bayrağı yere düşürtmeyeceğiz, tepeletmeyeceğiz, ırzımızı emperyal eylemlere çiğnetmeyeceğiz.
Son sözlere olarak, Sütçü İmamın ruhaniyetine bol bol dua ederkekene makamının cenneti âlâ olmasını niyaz eder, tüm şehitlerimizi Fatihalarla anmış oluruz.. Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir