” İyi ama, onlar hiç mi yeryüzünde gezip dolaşmazlar? Bu sayede kendisiyle akledecekleri bir kalbe ya da işitecekleri bir kulağa sahip olsalardı ya! Ama şu da var ki:; gözler kör olmaz, fakat asıl kör olan göğüslerdeki kalplerdir.” ( Hac sûresi, âyet 46)
Ayeti kerimenin yorumu şöyledir:
” Kur’an, aklı tüm faaliyetlerinde serbest bırakmakla kalmayıp teşvik etmiş. Onu analoji , tümevarım, tümden gelim vs. gibi formlarla sınırlamamış, düşünme faaliyetini kalbe izafe ederek, sezgi gibi alternatif bilgi kaynaklarını da düşünme süreçlerine dahil etmiştir. Adeta Kur’an bu üslubuyla, insanın bilgiyi nereden ve nasıl aldığından çok bilginin mahiyetiyle, yani hakikate tekabül edip etmediğiyle ilgilenmiştir.
Aynı cümlede” akleden bir kalp” ile ” işiten bir kulak” birbirlerinin yerine kullanılıyor. Birincisi nakli temsil ediyor. Fakat öncelik akleden kalbe veriliyor, zira o olmadan nakil işlevini icra edemez.
Vahiy özürlülük algımızı yeniden inşa ediyor. Bizim ” kör, sağır, dilsiz” dediklerimiz vahye göre özürsüz; zira canda özür olmaz. Asıl özürlülük akleden kalpte ortaya çıkan özür: Hakkı duymayan sağır, hakkı görmeyen kör, hakkı konuşmayan dillerdir.” ( Kur’an-Meal-Tefsir)
Zikredilen bu ifadelerden mülhem şu hakikate ulaşmak istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ” Ya silah gömecekler, ya gömülecekler” hakkı, hakikati ifade eden muhteşem sözleridir.
Bu sözleri layıkı vechile anlayan anlamış, anlamayan bir kısım muhalif kesimlerde, dindar kesimlerde laf üretmekle, laf üstüne laf etmekle zaman kaybetmektedirler. Çünkü, bu kesimlerin ellerindeki ana sermayeleri kan, kıtal devam ederek gitmiş olsun. kendileri de bol bol yorum yapsınlar, boş boş laf üretsinler.
Bunların kendi çocukları yurt dışlarında, ülke içerisinde en iyi okullarda burslarla, harçlıklarla, maddi yardımlarla eğitim görürken, kavganın, dövüşün devam etsin diye ahı figan etkileri kesimlerde ve bunların çocukları ser sefil bir şekilde cepheden gelecek ya ölü beklemekte, yada fakirliğin pençesinde kıvranıp durmaktadırlar…
Akıllı ve aklı kullanmak lazım!..
Tam tamamına kırk yıldan bu yana emperyal güçlerin şişirmesiyle dağlara kaçmış zavallılar ellerine tutuşturulan envai çeşit silahlarla bir hiç uğruna kendi insanlarını öldürmekte veya ölmektedirler.. Bunları uyaracak, “akıllı ol ” diyecek bir babayiğit bu zamana kadar çıkmadı , bu sebeple perişanlığı, rezilliği, ölümü, ölmeyi bekledik durduk!.. Ama, şu günlerde gerek sayın Cumhurreisi, gerekse Bahçeli bey, Yeter artık!.. diyerek bu kaotik duruma son vermeye, bitirmeye çalışmaktadırlar.
Varsın, bu kaosun devam etmesini isteyenler istesinler, bunu memleket ve millet adına (!) yapsınlar, istesinler!.. Ama artık, görünen köy kılavuz istemiyor!.. Dağdaki eşkiya bile bunu anladıysa, bizim dindar kesim niçin anlamak, bilmek istemiyorlar? Yeter artık!.. Bitsin artık !.. Bu kör döğüş, cahilce vuruşmalar!..
Yapılacak iş kolay ve basittir!.. Dağlara çıkmış cahil insanların silahı bırakıp teslim olmaları, silahlarını bir daha bulmamak, ellerine almamak üzere gömmeleridir!.. Aksini ise düşünmek istemiyorum!.. Dağlarda, şehir, İl ve İlçe ve köysü yerlerde ölümü beklemeleridir.. Körü körüne, pisi pisine ölmektense, en güzeli, Devletten “eman ” dileyerek teslim olmalarıdır!..
Binaenaleyh, yanı başımızdaki Suriye, Irak, Filistin bunlara örnek olması lazımdır!.. Taş taş üstünde kalmamış, Siyonizm her an, her dem Müslüman katletmektedir.. Açlık, sefalet, yokluk içler acısıdır.. Bereket bir Türkiye, Türk insanı vardır.. Sıra sıra Tırlar dolusu her çeşit yardım gönderilmese bunların halleri nice olacaktır?
Netice olarak;
Aziz milletimiz; görünüşte zor gibi görünse de, bilinse de, elini taşın altına koyarak, alicenaplığını bir kere daha göstermesi lazımdır.. Affedilecek insancıklara hiç bir tolerans, söz hakkı vermeden, dağdakini teslim almak, silahlarına el koymak, bir daha, bir daha böylesi rezilliğe mahal vermeden af yolunu tercih etmekte bir beis yoktur.
45 yıldan bu yana akıtılan kan, söndürülen ocaklar , günahsız insanların nahak yere kara toprağa düşmeleri bu aziz millet evlatlarına iyi bir ders, örnek alınacak bir vakıa olmalıdır… Ucuz kahramanlığa, boş yere pala sallamaya hiç gerek yoktur. Devlet-i Aliyemiz, İnşaallah! Bu işin üstesinden fevkalade gelecektir.. Bizler, büyük bir milletin ahfadı olarak, büyüklük göstereceğiz!..
Orada, burada “dır dır ” edenlere kulak asmayacağız!.. Hedef çizeceğiz, ileriye, ileriye hamle yapma hedefi!.. Yarınlarda bu millet efradı büyük imkanlara imza atacaktır!.. Yeter ki, sabırlı olalım, gelişen olayları sabırla, teenni ile karşılayalım..
Rabbimiz!.. Bu aziz millet askerlerine, polislerine, devlet için çalışanlara yardım eylesin!.. Bu mühim mes’eleyi ele alan başta sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, sayın Devlet Bahçeli’ye muvaffakiyetler diliyorum. Allah, ayaklarına taş dokundurtmasın.. Selam ve dua ile…
*
Şerafettin Özdemir