VİRGÜLÜNDEN NOKTASINA KATILIYORUM.
İMZALIYORUM…
Son günlerde;
Protez beyinli, tecavüzlere KÖR, Güzel sözlere sağır, teröristlere SEVECEN, Ahlâk ve maneviyat bahçesinde kokan güzel gülleri kesmeye hevesli,
Ateist düşüncenin, sapık fikirlerin esiri olmuş, Müslüman ilim ve bilim insanlarını bir kaşık suda boğmak için can atan,
Can siperane, vatan ve millet için çalışan devlet erkanına, adeta ağızlarından lağım akıtan, hakaret makineliği yapan,
Odada konuştuğunu kapıda inkar eden dengesiz,
Utanma arlanma gibi güzelliklerden yoksun,
Adeta çirkefleşmiş, salyalar akıtan,
Zaman zaman, birbirlerine kadınlı erkekli tecavüz olaylarıyla çalkalanan BU GÜRUH,
Yaptıkları bunca ahlaksızlığın utancını bile duymadan,
İslam adına konuşması gerekip konuşan, ilahiyatçılarımıza saldırırken,
…….!!!
Kendilerini sağcı ve İslamcı diye lense eden,
Mangalda kül bırakmayan,
Bu alçakça saldırılara sessiz kalan,
Tüm Sivil toplum kuruluşlarını(STK) , aydın geçinen sağ eğilimli yazarları ve gazetecileri,
Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyen BEYNİ KÜÇÜK duyarsız kim varsa,
K IN I Y O R U M.
Diğer taraftan;
Her türlü şeyi göze alıp, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” ayetini düstur edinen,
Saygıdeğer, muhterem,
BURSA MÜFTÜMÜZÜN (benden küçükse bile) saygı ve hürmetle ellerinden öpüyorum.
Ve onun cevabını köşemde yayınlamak istiyor saygılar sunuyorum.
BURSA İL MÜFTÜMÜZ SAYIN İZANİ TURAN HOCAMIZIN YAZISI
Son günlerin ‘en flaş’ konusu, Ebubekir Sofuoğlu’nun bir tv. kanalında söyledikleri…
Hocanın üslubu, ifade tarzı eleştirilebilir, ancak feryadına kulak tıkamak hissizliktir.
Hoca, üniversite yakınlarındaki apart dairelere dikkat çekiyor. Son derece basit ve anlaşılır bir konu; çünkü, herkesin diline pelesenk olmuş bir gerçek. Hepimiz de (en azından kendini duyarlı Müslüman olarak tarif edenler) bundan muzdarip değil miyiz?
Bir araya geldiğimizde: bu gidişat iyi değil, bir şeyler yapmalıyız, bu durumdan hepimiz mesulüz diyen bizler değil miyiz?
Anadolu’dan gelen garip gurabanın; saf, berrak, tertemiz, haya timsali gençlerin belli bir zaman sonra ne hale geldikleri bilinmeyen bir şey değil.
Halbuki aileleri bu gençler için ne hayaller kuruyor, ne çok fedakarlığa katlanıyor; yeter ki kızım, oğlum okusun da; ben az yiyeyim, az giyineyim, az gezip, az uyuyayım…
Hoca da buna işaret ediyor. Yanlışa, yanlış diyor. Bataklığı haber veriyor, uçurumun tehlikesine dikkat çekiyor. Bundan kim, neden rahatsızlık duyar? İslami camia ne zamana kadar birilerinin gözüne bakmadan, illa da birileri memnun olsun beklentisiyle hareket edecek?
Memnun etmek ne mümkün! هل من مزيد Daha fazlası, daha fazlası diyen, kendine benzetmeye çalışan bir cephe var. Tıpkı Avrupa birliğinin isteklerini Türkiye’ ye bir bir dayatması, bitmez, tükenmez talepleri gibi.
Tıpkı Kerim Kıtabımızda حتي تتبع ملتهم buyurulduğu gibi, bir türlü hoşnut olunmayan; illa da bizim gibi olmalısınız üstenciliği gibi. Emriniz olur, ayaklarınıza da kapanıp; etmeyin, yapmayın diye yalvaralım mı?
Bu memlekette doğruları söyleyenin ne zaman başı dertten kurtulacak ve ne zamana kadar dövülmeye devam edecek?
Maşallah, tacizler, tecavüzler unutuldu; varsa yoksa Ebubekir Sofuoğlu neden bunları dile getirdi?
Ne yapsaydı? hakikat karşısında kör, sağır, dilsiz mi olaydı; bizim gibi, sizin gibi…
Zor dostum zor, “öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.”
İzani TURAN
Bursa İl müftüsü
*
Zihni Ertuğrul